Kurucu Morihei Ueshiba( O’Sensei) 14 Aralık 1883’de Japonya’da doğdu.Kendini zorlayıcı fiziksel çalışmaya ve savaş sanatları eğitimine adadı. Neticede jujitsu, mızrak dövüşü ve eskrim gibi birçok stilde ustalık diplomaları aldı.
O’Sensein budo’su, teknik açısından birçok jujitsu stilinden (modern judonun da elde edildiği), belirli daitoryu-(aiki)jujitsu ve aynı zamanda kılıç ve mızrak dövüşü sanatlarından oluşmuştur. Daha basite indirmek gerekirse, eklem kilitleme ve fırlatış hareketlerini Jujitsu’dan aldığını ve bunları kılıç ve mızrak dövüşünün vücut hareketleriyle kombine ettiğini söyleyebiliriz. Buna rağmen, birçok tekniğinin Ueshiba Sensei’in kendi buluşu sonucu ortaya çıktığını farketmemiz gerekiyor.
Etkileyici fiziksel ve savaşçılık kabiliyetine rağmen kendini oldukça yetersiz (hoşnutsuz) hissediyordu.Savaş sanatları çalışmaları devam ederken hayata dair daha derin bir önem bulma umuduyla dinleri derin bir şekilde araştırmaya başladı.
Ueshiba’nın Shobu Aiki’si
Morihei Ueshiba, ölmeden önce, bu son mesajı daha ileri bir aydınlanmaya kavuşacak kişiler için verdi;
Evrensel tutku duygusunu vücuda getiren Budo, evrenin yaratıcı enerjisi (takemusubi) üzerine kurulmuştur. Bütün diğerleri yıkım sanatlarından başka bir şey değildirler. Başlangıçta ben bunu takemusubi aiki olarak adlandırdım; daha sonra Shobu Aiki olarak adlandırmaya karar verdim. Bilgelik, karar verme ve bilge kişi zihni’nin budosu’dur.
Shobu Aiki’nin gerçek zaferi, şüphe zihni’ni ve içinizdeki çelişkiyi vurup dağıtmasıdır. Bu, takdir-i ilahi’den aldığınız kaderinizi fark etmeniz ve sürdürmenizdir. Felsefi olarak nasıl açıklanırsa açıklansın, uygulamaya koymadığınız sürece, diğerlerinden hiçbir farkınız olmaz. ”Aiki”(yaşam enerjisinin uyumu) çalışması sayesinde bu güç ve yetenek size eklenmiş olacaktır.
Budo’nun temel çıkış noktası evrensel koruma, bakıp büyütme ve kurtarma ruhudur. Kendinize ve başkalarına yenilenmiş bir enerji vermedir. Insanlar ilahi evrensel ruhun çocuklarıdır ve eğer mutsuzlarsa bu kendi doğalarından uzaklaştıkları içindir. Insanoğlu, bencilce, iyi ve kötü duygusunu yaratmış ve kendi doğasının özünü unutmuştur. Ilahi aşk’da iyi yada kötü yoktur, mutluluk yada mutsuzlukta. Orada sadece bize verilmiş ve hala keyfini sürmekte olduğumuz değerli hayat hediyesinin bir kısmını geri ödeme gayreti ile sürekli bir verme vardır.
Teşekkür ediniz ve minnet gösteriniz. Bu dünyadaki cennet için çalışınız. Bu yolda gerçek doğanız sürekli olarak ortaya çıkacaktır.